Blogger tarafından desteklenmektedir.

İLETİŞİM NEDİR? ~ İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

İLETİŞİM  NEDİR?


           Tüm canlılar gibi, insan da doğa ile etkileşimde bulunarak varlığını sürdürür. Diğer canlı türlerinden farklı olarak yalnızca insan, doğa ile etkileşimde araya kültürünü koyar. Araç ve gereçleri kutsayan değerlerden bu araç ve gereçlerle iş yaparken başvurulan örgütlenme biçimlerinden, iş görme ve işin eşgüdümlenmesine ilişkin yöntemlerden, iş bölümünün yarattığı insanlar arasındaki farklılaşmaları haklılaşmayı ve kurumsallaşmayı amaçlayan açıklama ve inançlardan oluşan kültür, insanın doğa karşısındaki etkinliğini arttırır.

          Doğal çevresi araç-gereçleri, üretim süreçlerindeki insan ile insan arasındaki ilişkiler, bu ilişkilerde farklılaşmaları tarafların gözünde haklılaştıran değerler sistemi ise, insanın toplumsal hayat tarzını oluşturur. Bunun mayası iletişimdir. İletişim deyince aklımıza hemen insan ile insan arasındaki sözel bir süreç şeklinde işleyen konuşma aklımıza gelir. Bunun çok basit bir olgu değildir: Bir erkek, konuşmakta olduğu başka bir kadına «Ama sen bir kadınsın» dediğinde bu basit tümce, bugüne dek yaşadığımız bütün bir insan tarihindeki eşitsizliği doğal bir olg saydıran toplumun başat kültürünün ne olduğunu da ortaya koyar.Bu basit tümce: - O andaki kültürel ortamı - Bu kişilerin yaşadıkları toplumsal ilişkiler sistemini - İnsan tarihinin çok uzun bir dönemindeki insanın, insana bakışını da yansıtır. İletişim gündelik yaşamımızda bize nesneleri, insanları tanımlar, işbölümü içinde değişik toplumsal roller yüklenmiş insanlara bu rolleri yerine getirirken, bu rol dağılımından oluşan toplumun o tarih dönemindeki hayat tarzını öğretir, olumlatır, yeniden üretimi için gereken değerlendirme biçimlerini aşılar.

          Toplumsal sistemin sürmesini, kendini yeniden üretmesini sağlar. Dil, yalnızca sözel kodlanmaya dayanmaz. Örneğin: Bir amirin odası. Sözel olarak hiç söylenmese de, o mekana giren herkesin anlayabildiği bir dil biçimi oluşturur. Giyinme biçimleri, yaka rozetleri ve bunun gibi eşyalar-simgeler ait olunan gelir grubunu, eğitim düzeyini, toplumsal çevreyi belirtir. Mimik, jest, konuşma tarzları da ipucu veren iletişim örnekleridir. Bir evde mumların kimin tarafından yakılması Ev sahiplerinin oturma düzeni Kentlerdeki büyük mekanların, devlet dairelerinin ve diğer kamu/özel kurumların düzenleniş biçimi ve egemenler İletişim yalnızca sözel bir süreç değildir. İnsanlar arasında her tür ilişkinin kurulduğu her yerde, her durumda, her mekanda ayrı bir dil biçimi içinde kodlanmış iletişim süreci yaşanır.

           Otobüs durağında bekleyen kitle, binerken takip edilen davranış biçimde, otobüsün içerisindeki davranış kalıpları, giyim tarzları kültür tarafından öğretilir.İşbölümünün neden olduğu kurumsallaşmış farklılaşmalar dil’in taşıdığı adlandırmaları, nitelendirmelerini de değiştirir. Örneğin: «Amir», emreden, yöneten – «Memur», emir alan, yönetilen. Bireyler arasındaki eşitsizlik Belirli iletişimsel kalıpların içinde sosyalleşmek, bireyi bu kalıpların normal olduğunu kabullendirir. «Gelişmekte olan ülkeler» – «Üçüncü dünya ülkeleri» - «Geri kalmış ülkeler» kalıpları h er iletişim faaliyetinin “içerik” ve “ilişki” olmak üzere iki düzeyi vardır. İçerik düzeyi ilişki düzeyine anlam veren çerçeveyi oluşturduğundan daha üst aşamalıdır.Çoğu zaman aynı içeriğe sahip cümleler farklı ilişkileri ifade ederler. Mesela; “Sen okula gidecek misin?” “ Siz okula gidecek misiniz?” “Okula gitmeyi düşünüyor musunuz?” Yukarıdaki cümleler aynı içeriğe sahip olmalarına rağmen farklı ilişkileri ifade ederler. İlk cümlede konuşanın kendisini diğer kişi ile ya eşit ya da daha güçlü olduğu anlaşılır. İkinci cümlede konuşanın diğerine eşit ama resmi bir ilişki içinde, ya da güçsüz olduğunu gösterir. Son cümlede ise konuşanın diğer şahsın karar verme özgürlüğüne saygılı olduğu anlaşılır.

            Günlük yaşamda kurduğumuz iletişimlerde hep ilişki düzeyleri kendiliğinden oluştuğundan bir problem yaşanmaz. Ne zaman ki içerikle aynı mesaj ifade edilse de ilişki de bir kopukluk olursa kişiler arasında problem yaşanır. Mesela bir öğrenci öğretmenine, “Sen okula gidecek misin?” diye sorsa öğretmeninin tepki vermesi beklenir. Öğrencinin terbiyesiz, saygısız olduğu düşünülür. Çünkü bu tarz bir ilişkide öğrencinin kendisini hocasıyla eşit düzeyde ya da ondan üstün olduğu izlenimi oluşur. Bu tür bir ilişki Türk kültürüne tamamen zıttır. Öğrenci “Ben sadece öğretmenimin okula gidip gitmeyeceğini öğrenmek istedim.” diyemez. Çünkü işlemiş olduğu suç içerik düzeyinde değildir fakat ilişki düzeyinde suçtur. İletişim, ilişki düzeylerini belirleyen önemli faktörlerden birisidir. Aralarında sorun olan bir karı-koca düşünün. Kadına göre sorun, kocasının evde ev işleri konusunda kendisine yardım etmemesidir. Her ikisinin de çalışması nedeniyle kadının beklentisi, bütün işlerin kendisine kalması yerine en azından salata yapmak, masayı hazırlamak gibi işlerde eşinin yardımda bulunmasıdır. Oysa ki eşinin gazeteyi alıp bir köşeye çekilmesini hazmedememektedir.

             Erkeğe göre ise sorun aslında eve geldiğinde eşine yardım etmek istemesine rağmen eşinin kendi yaptığı her şeyde bir kusur bulmasıdır. Hazırladığı masayı beğenmeyip yeniden hazırlaması, masaya koyduğu bardağı değiştirmesi, yaptığı her şeyde bir bahane bulması neticesinde artık mutfağa girip eşine yardım etmek yerine gazetesini alıp bir köşeye geçip oturmayı yeğlemektedir. Görüldüğü gibi eşler davranışlarını reddetmiyor, bu davranış dizisini farklı biçimlerde yapılandırıyorlar. Karı-koca yapılandırma konusunda bu algılama farkını gideremediği sürece aralarında bir uzlaşmaya varamazlar.İletişim (Communication) Birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı  içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce, duygu bildireşimlerine  denir. Communis: Benzeşenlerin oluşturduğu ortaklık ya da topluluk. Belirli bir coğrafya parçasında aynı doğa koşulları içinde varlıklarını sürdürmek için araç ve gereçler bulan, bu konuda çeşitli bilgeler üretmiş bulunan, bunları belirli iş bölümü yöntemlerine göre kullanan, kendi aralarındaki bu iş bölümünden kaynaklanan farklılaşmaları haklılaştırmak için çeşitli değerler ve inançlar üreterek toplumun farklı kesimlerini ortak üst kimlikler içinde kaynaştırmayı amaçlayan insanların etkinliğidir iletişim.İletişim, bir ortamdan yararlanarak bilgi göndermektir. İletişim devamlıdır, dinamiktir, daireseldir, tekrar edilemez ve geri alınamaz. Bu noktada geri dönüt önemlidir. İletişimde mesajlar sözlü ve sözsüz mesajlar olmak üzere iki tiptir. Mesela iki sevgili arasındaki ilişki ne kadar sözlü mesajlarla ifade ediliyorsa ilişkinin o derece zayıf olduğu düşünülür. Bir başka deyişle;  “Seni seviyorum.”, “Tatlım, bugün seni özledim.” biçiminde konuşan donuk yüzlü, monoton bir kişi duygularını getirdiği çiçekle, bakışıyla, yüz ifadesiyle ifade eden kişi kadar ilişkisinde başarılı olamaz. Kısaca söylemek gerekirse zihnin mesajı sözlü, gönlün mesajı sözsüzdür.

             Sözlü iletişim akıl, mantık ve düşünceyi, sözsüz iletişim ise duyguları ve ilişkileri en güzel bir şekilde ifade eder. Yolda karşılaşan iki adamın birbirleriyle kurdukları iletişim şu şekildedir;
 “Eve mi gidiyorsun?”
“Hayır. Eve gidiyorum.”
“Ha öyle mi, ben de eve gidiyorsun sandım."




İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR ?


Propagandanın etkinliği, şüphesiz, propagandanın içeriği ile de çok yakından ilgilidir. Burada propagandanın ne dediğine dikkatimizi çeviriyoruz. İletişimininceleyeceğimiz ilk özelliği, öne sürdüğü fikrin,dinleyicinin fikrinden ne kadar farklı olduğudur.

** a) Görüş Farkı : Propagandanın ikna edici gücünü etkileyen önemli bir etken, dinleyicinin görünüşünden ne kadar faklı bir görüşü ileri sürdüğüdür. Bilişsel tutarlılık kuramlarının ışığı altında şunu söyleyebiliriz: Propagandanın iddiası(tutumu) ile dinleyicinin tutumu arasındaki fark ne kadar büyükse, ortaya çıkan tutarsızlık da o kadar büyük olacağından, bu tutarsızlığı gidermek için dinleyicide oluşması gereken tutum değişimi de o kadar büyük olacaktır. Yani, söz konusu iki tutum arasındaki fark ne kadar çoksa, o farkı kapatmak için o kadar fazla bir tutum değişimi gerekir.

** b) Tek Yönlü – Çift Yönlü İletişim : İletişimin ikinci önemli özelliği, tek ya da çiftyönlü oluşudur. Tek yönlü iletişimde sadece ileri sürülen tez açıklanır, ters bir görüşe yer verilmez. Çift yönlü iletişimde ise, karşıt tezin görüşünden de söz edilir ve çoğunlukla bu karşıt tez çürütülür.

** c) Duygusal – Ussal İletişim :İletişimin inceleyeceğimiz bir başka özelliği de duygusal ya da ussal oluşudur. Bir konuşmacı duygusal bir şekilde mi konuşuyorsa yoksa ussal mı konuşuyorsa dinleyicilerini daha çok etkiler? Bu soruya kesin cevap vermedeki bir güçlük, tamamen duygusal ya da tamamen ussal bir iletişimin genelliklekullanılmamasıdır. Çoğunlukla, aynı iletişim içinde hem duygusal, hem ussal taraflar birarada görülmektedir.Bundan ötürü, göreli olarak duygusal ya da ussal tarafa verilen ağırlık söz konusu olmaktadır.

** d) İletişimin Sunum Sırası : Bir toplantıda, dinleyiciler üzerinde etkili olabilmek için başta mı yoksa sonda mı konuşmanın daha yararlı olacağını düşündüğümüz zamanlar olmuştur. Toplantıdaki son konuşmacı olursak söylediklerimizindaha iyi hatırlanacağını, dolayısıyla dinleyiciler üzerinde daha etkili olacağımızı; ilk konuşmacı olursak da dinleyicilerin kafası henüz başka konuşmalarlakarışmadığı için söylediklerimizin daha iyi anlaşılacağını düşünebiliriz.

**e)Mesajın özellikleri
1)Verilen mesajın dikkat çekici olması
2)Verilen mesajın anlaşılır olması
3)Verilen mesajın hatırlanması ve kabul edilmesidir.



HEDEF ÖĞESİNİN ÖZELLİKLERİ :

**a) Taahhüt (Bağlanma): Önemli bir dinleyici özelliği, dinleyicinin tutumuyla ilgili olarak nekadar taahhüt altına girdiği, tutumuyla kendini ne kadar bağladığıdır. Bubağlayış ne kadar kuvvetli ise, tutum değişimi de o kadar güç olacaktır,yani propagandanın etkisi azalacaktır. Örneğin, belli bir marka otomobiliyeni almış bir kimse, başka bir markanın reklam propagandasına kapalı olacaktır. Aynı şekilde, bir politik görüşü herkesin önünde savunmuşolan bir kimsenin bir tutumunu, karşıt propagandayla değiştirmek fikrini kendine saklamış olan bir kimsenin tutumunu değiştirmekten daha güç olacaktır.

**b) Kendine Güven : Ahmet kendine güvenen bir kimsedir. Mehmet’in ise kendine güveni azdır. Acaba hangisi daha kolay ikna olur? Birçok araştırmanın ortak bulgusu, kendine güveni azolan kişilerin daha kolay ikna olduğudur. Demek ki, bir dinleyici grubunda bu kişilik özelliğinin yüksek düzeyde bulunması, o gruba verilen bir iletişimin etkinliğini azaltacaktır.

**c) Grup İçi Saygınlık Farkları : Kişinin özellikle grup içindeki saygınlığını yani gruptaki statüsü, onun diğerleri tarafından ne kadar etkilenebileceğini tayin edici bir etkendir. Örneğin, Berger ve Fişek (1970), küçük gruplarda düşüksaygınlığı olan kimselerin, yüksek saygınlığı olanlardan daha fazla etkilenebilir olduğunu bulmuşlardır. Baştakaynağın özelliklerini incelediğimiz zaman da aslında bu konuya değinmiştik, şöyle ki, propaganda kaynağının saygınlığı yüksek ise o propagandanın daha etkili olduğunu gördük. Aynı mantığa göre, düşük saygınlığı olan dinleyicilerin daha kolay etkilenebilir olduğu da söylenebilir.

**d) Zeka ve Eğitim : Zeka ve eğitim düzeyinin propagandadan etkilenebilme ile ilişkili olup olmadığı da araştırılmıştır. Ancak araştırmaların kesin birsonuca ulaştığı söylenilemez. Burada da dinleyicilerin özellikleri ileiletişim özelliğinin karşılıklı etkileşim halinde olduğu görünmektedir. Şöyle ki, zeka ve eğitim düzeyi yüksek olan kimseler, tutarsız, mantıksız ya da basit iletişimden zeka ve eğitim düzeyi düşük olan kimselerden daha az etkileneceklerdir. Çünkü yüksek zeka ve eğitimleri, bu dinleyicilerin, iletişimdeki mantıksal tutarsızlıkları fark etmelerini sağlayacaktır. Bununla beraber, aynı nedenden ötürü, yüksek zeka ve eğitime sahip dinleyicilerin, düşük zeka veeğitimlilere oranla, tutarlı, mantıklı ya da karmaşık iletişimden daha az etkilenecekleri söylenebilir.

**e) Cinsiyet Farkı :Kadınlar mı erkekler mi daha kolay ikna olur? 19. yüzyılda bu sorunun cevabı, kadınlar telkine daha yatkın oldukları için daha kolay etkilenebilirler, şeklinde verilmiştir. daha sonraki araştırmalar da kadınların genellikleerkeklerden daha kolay ikna edilebildiğini ve sosyal etkiye daha fazla uyma gösterdiğini ortaya koymuştur.

** f) Düşünme İhtiyacı : Düşünme ihtiyacı, kişilerde çaba isteyen bilişsel aktivitelerde bulunma isteği ve eğilimidir. Cacioppo vePetty (1982), kişiler arası düşünme ihtiyacı farklılıklarını ölçmek için bir test düzenlemişlerdir. Bu testte yer alan sorulardan birkaçı şunlardır:1. Çok düşünmeyi gerektiren bir işin sorumluluğunualmak hoşuma gider (+)2. Sadece durum gerektirdiği kadar derin düşünürüm (-)3. Sorunlara yeni çözümler bulmayı gerektiren işlerbana gerçekten zevk verir (+)

**g) Kendini İzleme : İkna olma sürecinde etkili olan bir başka kişiliközelliği de ‘kendini izleme’ dir. Kendini izlemeye yatkın olan kişiler, başkalarına nasıl göründüklerini kontrol etmek için sosyal ipuçlarını kullanırlar. Onlar için gerektiği yerde gerektiği gibi davranmak önem taşır. Kendini izlemeye eğilimli olmayan kişiler, başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünü pek önemsemezler ve kendi bildikleri gibi davranırlar.

**h) Yaş : Yaşla ikna olma arasındaki ilişkiye dairgenel inanış, gençlerin ikna olmaya daha açık oldukları, bunun tersine yaşlıların düşüncelerinde daha ısrarlı oldukları ve yıllardır süregelen alışkanlıklarını kolay kolay değiştirmedikleri yönündedir. Bu inanış ne ölçüde doğrudur?

ORTAMIN ÖZELLİKLERİ : İletişim ve propaganda konusunda inceleyeceğimiz son öğe ortamdır. Her etkileyici iletişim mutlak bir ortam içinde oluşur. Bu ortamın özelliklerinin de propagandanın etkinliğinde rol oynadığını görüyoruz. Şimdiye kadarki konuyu ele alışımızda hep deneysel araştırma bulgularını kullandık. Amacımız, etkileyiciiletişim olayındaki değişkenleri ayrı ayrı ve sistematik bir şekilde incelemekti. Bu amaç için en yararlı araştırma türü kontrollü laboratuvar deneyi yöntemidir.

KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ : Kaynağın, iletişimin ve iletişimin hedefi olan kişinin özellikleri gibi, kültürün özellikleri de ikna sürecine etkileyici iletişime etki eder. Daha önceki bölümlerde kültürün sosyal bir olguya etkisinden bahsederken belirttiğimiz gibi, bireyci kültürlerde bireyin kendisi daha çok önem taşırken, toplulukçu kültürlerde grup içi uyum ve aidiyet daha ön plana çıkar. Kültürler arası bu farklılıklar kendini insanları en etkili şekilde ikna etmenin yollarında da gösterir.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder